DOLAR 40,5696 -0.02%
EURO 47,7565 -0.04%
ALTIN 4.356,710,11
BITCOIN 48327400.74819%
İstanbul
29°

AÇIK

SABAHA KALAN SÜRE

İş Dünyası İvme Kazanıyor Ekipleriniz Hazır mı?

İş Dünyası İvme Kazanıyor Ekipleriniz Hazır mı?

ABONE OL
26/07/2025 05:41
İş Dünyası İvme Kazanıyor Ekipleriniz Hazır mı?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Küresel ticaretin hızını teknoloji değil, insan uyumu belirler. İş sadece ürünle değil insanla yapılır. 21. yüzyılın hızına uyum sağlayan ekipler, geleceğin en büyük rekabet avantajını yakalayacaklar. Sürekli eğitimle desteklenen ekipler küresel başarının anahtarıdır. Dünyayı değiştiren anlaşmalar değil, onları yöneten insanlardır. Bu yüzyılda görünmeyen kahramanlara “çalışan yani insanlara” odaklanmalıyız. 21. yüzyılda iş dünyası ivme kazanıyor; peki ya ekipleriniz hazır mı?

Şunu hepimiz biliyoruz. İş dünyası artık öngörülebilir değil, sürekli değişiyor. Politik gelişmeler, yapay zekâ devrimi, iklim politikaları ve sürekli değişen tüketici beklentileriyle iş yapma biçimi yeniden şekilleniyor. Hız hiç bu kadar yüksek, baskı hiç bu kadar yoğun olmamıştı. Şirketler hızla dijitalleşmek, yeni pazarlara açılmak, uzaktan ve hibrit ekipleri yönetmek ve aynı anda karmaşık uluslararası düzenlemelere uymak zorunda kalıyor. Bütün bu süreçte gözden kaçan ne? Tabi tüm bu sistemi yürüten insanlar göz ardı ediliyor. Satın alma sorumlularından alan uzmanlarına, satış yöneticilerinden depo çalışanlarına kadar herkes daha hızlı kararlar almaya zorlanıyor. Üstelik daha yüksek riskle ve daha az istikrarla…Ve dürüst olmak gerekirse, çoğu çalışan bu kadar belirsizlik ve duygusal yükle başa çıkmak üzere hiç eğitilmediler.

İşte ilk önemli gerçeğimiz bu olmalıdır. Günümüz küresel iş ortamı, yalnızca teknik beceriyle yönetilemez. Esneklik, dayanıklılık ve kültürlerarası farkındalık oldukça önemli. Kurumların bu karmaşıklığa verdiği en yaygın tepki ne oluyor? Teknik eğitim, yeni bir CRM sistemi, güncel satış uyum kuralları ve belki birkaç tazeleme eğitimleri ile büyük verimlilik bekleniyor. Evet, bunlar gerekli ama yeterli mi, hayır! Çünkü ekipleriniz yalnızca sistemi nasıl kullanacaklarını biliyor, ama beklenmedik bir mevzuat değişikliği karşısında panikliyorsa, elinizde dayanıklı bir ekip yoktur ve kırılgan bir sisteminiz var demektir. Doğru yazılım kadar, doğru zihniyete de ihtiyacınız var.

O hâlde 2025 ve sonrasında “iş dünyasına hazır olmak” ne demek? Hızla yön değiştirebilmek, stratejik düşünebilmek, farklı kültürlerle doğru iletişim kurabilmek, yeni teknolojileri öğrenmeye istekli olmak, belirsizlikle başa çıkarken duygularını yönetebilmek… Bunlar artık “sadece ihtiyaç” değil. Hayatta kalma becerisidir.

Şimdi daha da ilginç bir noktaya geliyoruz. Çalışanların iyi oluşuna sadece bir “kurumsal jest” olarak bakmak yerine, bunu gerçek bir stratejik iş yapma yetkinliği olarak düşünsek nasıl olur? Düşünsenize, zihinsel açıklığını koruyabilen, duygusal dengeye sahip ve fiziksel olarak sağlıklı kalan ekipler daha az hata yapar, krizlerden daha hızlı toparlanır, pozisyonlarını daha uzun süre korur, belirsizlik karşısında daha soğukkanlı kalır ve yenilik yapmaktan korkmazlar. Tüm bu özellikler, tam da ekiplerimizden beklediğimiz şeyler değil mi? Ekiplerinizin sağlığına, gelişimine ve enerji yönetimine yatırım yaparsanız; yalnızca görevleri değil, aynı zamanda liderliği ve işi de üstlenebilecek kadar çevik bireyler oluşturursunuz.

Peki bunu nasıl başaracağız? Bunun için önerdiğimiz bir yaklaşım var. Bir kontrol listesi değil, bir zihniyet değişimi gerçekleşmelidir. İlk olarak, aktarılabilir becerilere yönelik eğitimler verilmelidir. Yani sadece teknik bilgi değil, sistem düşüncesi, risk analizi, belirsizlikte karar verme, çevik iş birliği gibi beceriler kazandırılmalıdır. Ekipler, plan değiştiğinde de yönlerini bulabilecek durumda olmalıdır. Ardından, dayanıklılık ve iyi oluş eğitimleri gelmelidir. Bu sadece meditasyon uygulamalarıyla sınırlı değildir. Yoğun ihracat dönemlerinden sonra toparlanma stratejileri, zaman yönetimi, dijital detoks uygulamaları, enerji düzenleme teknikleridir… Bunların hepsi yeni çağın olmazsa olmazlarıdır.

Sonraki adım, uyarlanabilir öğrenme sistemleridir. Artık sabit e-eğitim platformları, klasik testler yeterli değildir. Rolüne, deneyimine, öğrenme stiline ve hatta ruh haline göre kişiselleştirilmiş, yapay zekâ destekli öğrenme yolları sunmalıyız. Gerçek vakalara dayalı simülasyonlar, hızlı karar alma egzersizleri, “Bu durumda ne yapardın?” gibi senaryolar çok daha kalıcı ve etkili oluyor. Ardından kültürel farkındalık ve çeşitlilik geliyor. Küresel iş dünyası, sadece ürün değil, ilişki taşır. Güç mesafesi, kültürel nezaket kuralları, ses tonu farkları, yerel değerler… Bunları bilen ekipler daha sağlam ortaklıklar kurar, daha hızlı anlaşmalar yapar. Son adım ise empati ve iletişimdir. İş dünyasında pek çok hata iletişimsizlikten kaynaklanır. Derin dinleme, açık ve doğru soru sorma, karşı tarafın perspektifine geçebilme gibi beceriler hem iş ilişkilerini güçlendirir hem de krizleri önler.

Bunlar kulağa teorik gelebilir ama örneklerle açıklayalım. Siemens, küresel operasyonlar için bir eğitim akademisi kurdu. Bu akademide yalnızca lojistik araçları değil; duygusal zekâ, empatiye dayalı müzakere ve zihinsel çeviklik eğitimleri de verildi. Sonuç mu? Sorun çözüm süreleri %40 kısaldı. Çalışan memnuniyeti belirgin şekilde arttı. Türkiye’de ise Tekstil İhracatçıları Birliği, son yıllarda yoğun dönemlerde yaşanan iş hatalarını azaltmak için orta düzey yöneticilere yönelik bir iyi oluş programı başlattı. Uyku eğitimi, stres yönetimi, duygu düzenleme gibi konular işlendi. Altı ay içinde ihracat kaynaklı karar hataları neredeyse %20 azaldı.

Peki bunun yatırım geri dönüşü nedir? Daha az hastalık izni, daha az hata, daha yüksek çalışan bağlılığı, daha hızlı adaptasyon, daha etkili kültürlerarası iletişim, daha fazla çalışan inovasyonudur… Bunların hepsi doğrudan verimliliği etkiler. Üstelik marka itibarı açısından da çalışanlarınızı nasıl desteklediğiniz artık doğrudan satın alma kararlarını etkiliyor. Etik tedarik, kapsayıcı iş modelleri ve sürdürülebilirlik belgeleri için artık insan odaklı kurumlar tercih ediliyor.

Tüm bu söylediklerim kulağa yoğun geliyorsa, endişelenmeyin. Sistemi baştan yazmanıza gerek yok. Ancak şimdiden atabileceğiniz 5 küçük ama etkili adım var. Birincisi, bulunduğunuz yeri değerlendirin. PERMA ya da WHO-5 gibi basit ölçeklerle çalışanlarınızın dayanıklılık ve iyi oluş seviyesini ölçün. İkincisi, eğitim hedeflerinizi yeniden tanımlayın. Sadece sistem bilgisi değil; senaryo yönetimi, kültürel farkındalık ve baskı altında duygusal denge gibi becerileri de ölçün. Üçüncüsü, küçük ama düzenli iyi oluş ritüelleri oluşturun. Sessiz çalışma saatleri, başarı yerine gelişimi kutlayan hikâyeler, dijital molalar gibi uygulamalar etkili olur. Dördüncüsü, kültürlerarası empatiyi deneyimleyebilecekleri alanlar oluşturun. Farklı ülkelerden gelen çalışanlarla hikâye paylaşım seansları, rol canlandırmaları, içgörü paylaşımı gibi etkinlikler düzenleyin. Beşincisi, bir “yenilenme bütçesi” oluşturun. Nasıl teknolojiye, pazarlamaya yatırım yapıyorsanız; insanlara da yatırım yapın. Koçluk, küçük atölyeler, enerji toparlama destekleri, seyahat sonrası dinlenme süreci gibi imkanlar bu bütçeye dahil olabilir. Çünkü çalışanlarınız yalnızca kaynak değil, sizin esas altyapınızdır.

Küresel iş dünyasına sadece bir tedarik zinciri gibi değil; bir insan zinciri olarak bakmaya başladığınızda işler değişir. Müşterileriniz aslında bir ürün satın almıyor. Güven satın alıyor. Yanıt alma hızınızı, marka duruşunuzu, krizlerdeki tutumunuzu satın alıyor. Ve bunu sağlayanlar makineler değil, insanlardır. İnsanlar en iyi hâllerine ancak doğru eğitildiklerinde, desteklendiklerinde ve değer gördüklerinde ulaşabilirler.

O yüzden, küresel iş dünyasında gerçek bir stratejik avantaj elde etmek istiyorsanız sadece sistemlerinizi değil, eğitim sistemlerinizi gözden geçirin. Sadece lojistiğe değil, öğrenme kültürüne yatırım yapın. Rekabet üstünlüğünüz fiyat değil, esneklik; hız değil, bilinçli karar verme olabilir. Çalışan iyi oluşu artık bir “lüks” değil, rekabet gücüdür.

Doktora tezimin son kontrollerini yaparken bana ilham olan bu yazı içeriğimde bu kadar…Eğer bu içerik size ilham verdiyse, lütfen insan kaynakları yöneticinizle, müdürünüzle ya da genel müdürünüzle paylaşın. Çünkü iş dünyası ivme kazanıyor ama doğru eğitilmiş ve desteklenen bir ekip her zaman bir adım önde olacaktır. Birlikte, güçlü ve sürdürülebilir bir iş dünyası inşa etmek için…

Sabiha Ebcim Eğitim İnsanı/Sekiz Kılavuz Kurucu

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP